Mahalle Mektebi ile Başarıya Adım Atın! Fırsatları Görmek İçin Giriş Yapın veya Hemen Kayıt Olun!
Hemen Bizimle İletişime Geç!
Mahalle Mektebi
Şeyma Ecem A.
Hemen Ara
+90 543 483 5609WhatsApp'tan Yaz
Konuşmayı BaşlatE-posta Gönder
[email protected]GENÇ KIZLARIMIZIN
ANOREKSİYA VE BULİMİA NERVOZAYA YAKALANMASINDA AİLENİN ROLÜ
Bulimia halk arasında "kusma hastalığı" olarak bilinir. Anoreksiya ise "iştahsızlık" olarak bilinir. İkisi de ciddi bir yeme bozukluğudur.
Bulimia Nervoza'nın Temel Özellikleri;
Anoreksiya Nervoza'nın Temel Özellikleri;
Genellikle kız çocuklarımızın ergenlik döneminde sıkça rastlanan bu hastalıklar maalesef ki artmış durumdadır. Bunun birçok karmaşık nedeni olabilir. Bu nedenler, biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkabilir. Benim ise bahsetmek istediğim bu hastalıklar da ailenin rolü.
Toplumdaki ideal güzellik algısı, özellikle ergenlik döneminde kız çocukları üzerinde büyük baskı yaratır. Zayıf ve fit bir vücuda sahip olma isteği, yeme bozukluklarının başlamasında önemli bir tetikleyici rol oynar. Bu durum aslında daha küçükken, izlenilen çizgi filmlerle bilinç altına yerleşmiştir. Güzel olan daima ince belli, zayıf, hokka burun, elmacık kemikleri dolguludur. Çirkin olan ise şişman, göbekli, koca burundur. Ailenin veya çevrenin fiziksel görünüşe fazla önem vermesi ve bunu sürekli dile getirmesi çocuğun bilinç altına yerleşerek, yerleşik bir bakış açısı oluşturur.
Örnek verecek olursak bir ebeveyn çocuğunun yanında
_Ay şu kadındaki selülitlere baak!
_Bu kiloya bir de utanmadan bikini giymiş. Resmen göz zevkimi bozuyor.
İşte bu ve benzeri kelimeleri çocuğumuz duyduğunda özellikle de ebeveyninden duyduğunda beynine ‘güzel olmalıyım. Çok yersem kilo alırım ve kötü görünürüm’ düşüncesi yerleşiyor. En çok ebeveyninden etkilenir diyorum. Çünkü çocuklar anne ve babalarının her zaman ve her koşulda doğru söylediklerine inanırlar. Bir ebeveyn evladının yanında bir başkasına ‘Çok fazla yediği için alıyor kiloları sonra göbek önde yürüyor.’ derse çocuk anında sinyali alır ve çok yersem kötü görünürüm düşüncesi bilinçaltına yerleşir. Özellikle genç kızlarda daha çok yaşanır bu sorunlar çünkü fiziksel olarak mükemmel olmak beynine küçük yaşlarda kodlanmıştır. 3 kg alsa hemen tartılır ve diyete başlar. Baktı veremiyor küçük müdahalelerle kendini kusturmaya başlar ve hastalık sinsice baş gösterebilir. Bizler ebeveynler olarak fiziksel görünüş yerine sağlıklı beslenmenin, spor yapmanın öneminin sinyallerini beyine ulaştırırsak, fizik de zaten kendiliğinden, hem de sağlıklı bir şekilde güzel görünümüne kavuşacaktır. Tabi bir de etraftaki insanları rencide edici eleştirmemeliyiz. Zayıf olmanın başarılı ve popüler olmanın bir göstergesi olduğu yönündeki yanlış inanışlardan arınıp, çocuğumuza da bu konuda rol model olmak işe yarayacaktır.
Çocuklarımızdan yüksek beklentilerimiz ve mükemmelliyetçi tutumlarımız olmamalı, bu durum çocuklarda başarısızlık korkusunu arttıracaktır. Bu durum ise, yeme bozukluklarının gelişmesine zemin hazırlayabilir.
Bazı ailelerin çocuklarına karşı güç ve kontrol mücadelesi veya çocukların ebeveynlerine karşı güç mücadelesi yeme bozukluklarının tetiklenmesine neden olabilir.
Özetle en önemli gördüğüm rol ise modellemedir. Ailenin yeme alışkanlıkları, vücut imajları ve kilo verme konusundaki tutumları, çocukların üzerinde önemli bir modelleme etkisi yaratır. Eğer ebeveynler sürekli diyet yapıyor veya kilo verme konusunda takıntılıysa, çocukların bu davranışları benimsemesi çok olasıdır.
Tüm ebeveynlerin sağlıklı rol model olması dileğiyle…
CGE. ÖZGE SEKİZKARDEŞ